Son osmanlı Padişahlarından Sultan 2. Abdulhamit, vefatının 90. yılında anılıyor. Peki Sultan Hamid neler yaptı, nasıl yaşadı ve diğer padişahlardan farkı ne?
--------------------------------------------------------------------------------
12 Şubat 2008 11:47
--------------------------------------------------------------------------------
Dr. Sami GÖREN (Hukukçu)
samigoren@gmail.com 2. ABDULHAMİD (21 Eylül 1842 - 10 Şubat 1918)
2. Abdulhamid’in babası Abdulmecid Han, annesi Tir-i Müjgan Sultan’dır. 1876-1908 tarihleri arasında Osmanlı’yı idare etti, Müslümanlara halifelik yaptı. Osmanlı padişahlarının otuz dördüncüsü ve İslam halifelerinin doksan dokuzuncusu. Çok iyi bir tahsil görerek din ilimlerini ve Fransızca’yı mükemmel bir şekilde öğrendi.Amcası Abdülaziz Han onu Mısır ve Avrupa seyahetlerinde yanında götürdü. Abdülaziz Han\'ın tahttan indirip şehid ettiren, böylece Osmanlı devleti\'nde idareyi ele geçiren batı kuklası bazı paşalar, beşinci Murad\'ın şuurunun bozulması üzerine, devlet işlerine karışmaması ve yalnız millet meclisinin çıkaracağı kanunlara göre hareket etmesi şartıyla, Abdülhamid Han\'ı sultan ilan ettiler. Tahttan çıktığında Osmanlı Devleti tam bir bunalım eşindeydi. Karadağ ve Sırbistan\'da Savaş aleyhimize dönmüş, Bosna-Hersek ve Girid\'de ayaklanmalar çıkmış, mali kriz son haddine varmıştı. Bu arada sadrazam Mithat Paşa ve arkadaşlarının isteği üzerine 23 Aralık 1876\'da Birinci meşrutiyet ilan edildi. Ancak gayri müslimlerin dahi yer aldığı Meclis-i Mebusan’ın ilk işi Rusya\'ya harp ilanı oldu. 93 harbi diye tarihe geçen bu savaş, Osmanlı Devleti için, tam bir felaket getirdi. Ruslar İstanbul önlerine kadar geldi. Bir milyondan fazla Türk, Bulgaristan\'dan İstanbul\'a hicret etti. Mütareke isteyen Sultan Abdülhamid, ilk iş olarak devleti parçalanma ve yok olma yoluna doğru götüren Meclis-i Mebusan’ı kapattı (13 Şubat 1878) ve devlet idaresini eline aldı. Ayastenfanos antlaşması ile Osmanlı Devleti, Mekodonya, Batı Trakya, Kırklareli, Kars, Ardahan ve Batum\'u kaybediyordu. Ancak İngiltere ile anlaşan Abdülhamid Han, Kıbrıs idaresini onlara bırakmak şartıyla, yeniden topladığı Berlin konferansı\'nda kaybedilen toprakların bir kısmına sahib oldu. Yunanlıların Girid\'de isyan çıkarıp, Türkler arasında toplu katliamlar yaptırmaya başlamaları üzerine, Yunanistan\'a harp ilan etti. Alman kurmaylarının altı ayda geçilemez dedikleri termopil geçidini 24 saatte aşan Osmanlı ordusu, Atina önüne vardı.Yunanistan\'ın tamamen Osmanlı eline geçeceğini anlayan Avrupalı devletler, sulha zorladılar ve bundan muvaffak oldular.
Yahudilerin Filistin\'de bir Cumhuriyet kurma teşebbüslerinin karşısına çıktı Onların Osmanlı borçlarını bütünüyle silelim tekliflerini reddetti. Bu Toprakların kanla alındığı, asla terkedilemeyeceğini sert bir dilde bildirdi. Filistin topraklarının yahudilere satılmaması için gerekli tedbirler aldı. Doğu Anadolu\'da Ermeni hareketlerine karşılık Hamidiye alaylarını kurdu ve bölgede asayişi temin ile Osmanlı hakimiyetini pekiştirdi. Sultan Abdülhamid Han’ı tahtan indirmeden Osmanlı Devleti\'ni parçalamanın ve İslamı yok etmenin mümkün olmadığını gören bütün iç ve dış düşmanlar bu Türk hakanına karşı cephe aldılar. Bir taraftan Sultanı gözden düşürmek üzere her türlü iftira ve kötüleme kampanyaları yaparlarken, diğer taraftan suikastlar tertib ettiler. Ermeni asıllı Fransız Yazar Albert Vandal\'ın “Le Sultan Rouge = Kızıl Sultan” şeklinde ortaya attığı iftira attı. Bu iftiraları Avrupa’da Anatole France, William Stears Davis gibi yazarlar, Bizde ise ittihad ve terakkiciler yaydılar. Bu arada Padişah\'ın devlet idaresinde nüfuzunu kırmak isteyen batıllar. İttihad ve Terakki mensuplarını kışkırtarak 23 temmuz 1908\'de ikinci Meşrutiyeti ilan ettirdiler. Böylece otuz yıl durmuş olan facialar tekrar başladı. 31 Mart Vak\'ası sebebiyle ittihad ve terakki ileri gelenleri tarafından tahttan indirilen Abdülhamid Han, Selanik\'e gönderildi (27 Nisan 1909). 10 Şubat 1918\'de beylerbeyliği Sarayı\'nda vefat eden Abdülhamid Han\'ın naşı Çemberlitaş\'ta dedesi Sultan Mahmud\'un türbesindendir. Allah (cc) O mübarek zatın, Ulu Hakan’ın mekanını cennet eylesin.
KİŞİLİĞİ VE HİZMETLERİ
İkinci Abdulhamid Han; dengeli, otoriter, tedbirli, temkinli, uyanık bir insandı. Özel hayatında ve devlet idaresinde israftan kaçınırdı.
Hayırsever ve cömert bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid, sıradan bir vatandaş gibi yaşardı. Yunan seferi sırasında, kendisine hazinede yeterli para bulunmadığı söylenince, atalarından kalma şahsi servetinden masrafları karşılamış, devletten beş kuruş almamıştı. Boş vakitlerini marangozhanede geçirir, harika eşyalar yapar, bunları sattırır ve parasını fakire fukaraya dağıttırırdı. İstanbul\'da Şişli Etfal Hastahanesi\'ni ve Darülaceze\'yi kendi şahsi parasıyla yaptırdı. Hamidiye adı verilen nefis içme suyunu borularla İstanbul\'a getirtti. Son derece şefkatli bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid\'in kendisini öldürmek isteyenleri bağışlaması, dünya siyaset tarihinde görülmemiş bir olaydır. İkinci Abdülhamid Han\'ın güzel ahlakı, dine olan bağlılığı, edep ve hayasının derecesi, akl, ilim ve adaletinin çokluğu, milleti için gece-gündüz çalışması, düşmanlarına bile iyilik yapması, ciltler dolusu eserlerle anlatılmaktadır. Onun tahtan indirilmesinin üzerinden 10 yıl geçmeden imparatorluğun dörtte üçünün elden çıkması, memleketi 33 yıl nasıl idare ettiğine en açık delildir. Yine Abdülhamid Han\'ın tahttan indirilmesiyle beraber kan gölü haline çevrilen orta doğu\'da hala huzur tesis edilememiş olup, Arap alemi siyonizmin oyuncağı haline gelmiştir.
Abdülhamid Han büyük meseleler karşısında bunalan Osmanlı Devleti\'ni bundan sonra dahiyane bir siyaset, adalet ve fevkalede bir kudretle yönetti. Düyun-ı umumiye idaresini kurarak iki yüz elli iki milyon tutan devlet borçlarını yüz altı milyona indirdi. Memlekette büyük bir imar faaliyeti ile eğitim ve öğretim seferberliği başlattı. Öğretmen yetiştirmeye büyük önem vererek, her vilayette öğretmen okulu açtırdı. Her caminin yanına ilkokul açtırdı. 9.347 ilkokul, 650 ortaokul, 109 lise açtırdı. Darü l Fünun 1901’de Onun zamanında tedrisata başladı. Mekteb-i Mülkiye, Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye Mektebi (mühendislik okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi (güzel sanatlar okulu), Maliye Mektebi, Ticaret Mektebi... gibi okul açarak eğitime katkıda bulundu. Bunun yanında birçok askeri, kültür ve tıbbi müesseseler açmıştır. Çoğu şahsi parasından olmak üzere camii, mescid, mektep, medrese, hastane, çeşme, köprü vs. gibi toplam 1552 eser yaptırdı. Ülkenin dört bir yanını demiryolu ile döşedi. 5.700 km olan demiryolu, 11.250 km karayolu, 22.000 km telgraf hattı yaptırdı. 1900’de İstanbul Boğazına köprü kurması için Fransız mühendis Fernidan Arnedon’a proje hazırlattı. Ancak bilinmeyen bir sebeple proje hayata geçirilemedi. Osmanlı’da ilk denizatlıyı 2. Abdulhamid aldı. 1885’de İsveç’ten iki denizaltı (Abdulhamid ve Abdulmecid) satın aldı. Abdülhamid\'in Batı\'ya hep Osmanlı\'nın büyük bir devlet olduğu imajını verdiğini kaydeden Armağan, \"Cumhuriyet\'in kurulmasındaki en büyük adımlar aslında Abdülhamid zamanında atıldı. Dolayısıyla Türkiye\'nin modernleşme sürecinde Abdülhamid, Tanzimat\'a dini meşruiyet kazanırmış, bunu yaparken de halkla bütünleşmeyi ihmal etmemişti. Zaten Kurtuluş Savaşı ve onun öncesinde oluşan bu dini ve milli ruh onun döneminde başlamıştı.