NAMAZIN EHEMMİYETİ
Muhterem Müslümanlar!
Cenabı Hakkın emretmiş olduğu ibadetler ikiye ayrılır: Zekat, sadaka-i fıtır ve kurban gibi mali ibadetlerde zenginlik şart kılınmıştır.Bedeni ve ameli bir ibadet olan hac farizasında zenginlik ve sıhhat bulunması gerekmektedir.Mal bulunur, sağlık bulunmazsa bu vazife vekaleten gördürülür.
Namaz ve oruç, sırf bedeni bir ibadettir. Oruçta sıhhat bulunmazsa iyileşesiye kadar tehir dilebilir.Namazda öyle bir şartta aranmamıştır.Zengin ve fakir,sağlam ve hasta her müslüman namazı eda edecektir.Ayakta durmaya engel olan bir hastalığı varsa oturarak kılar.Oturduğu halde eğilip kalkmaya sıhhati müsait değilse, rüku ve secdeyi ima ile ifa eder.
Farz olan bir namaz bir mü’minin üzerinden ölmekle veya deli olmakla kalkar.Başkaca bir mazeretle namazı terk değil, tehir bile caiz değildir.
Namaz, İslamiyet'in bünyesini teşkil eden rükünlerdendir.İslam binasının temeli, iman ;duvarları namaz, oruç, hac ve zekattır.Namazı bırakmak, bu duvarlardan birini yıkmak olur.
Buharide Abdullah bin Ömer’den rivayet edilen bir hadisi şerifte, “İslamiyet beş (esas)üzenine kurulmuştur.Allah’tan başka hiçbir ilah bulunmadığına,Muhammed(s.a.v.) in Allahın Rasulü olduğuna şahadette bulunmak, namazı dosdoğru kılmak, zekat vermek.Hacc (a gitmek) ve ramazan orucu(nu tutmak)tır” buyrulmaktadır.
İslamiyet'in gelişiyle birlikte sabah ve akşam olmak üzere iki vakit namaz emredilmiş olup Miraç gecesinde iki vakitten beşe çıkarılmıştır.
İnsanın ruhunu, gözünü ve gönlünü aydınlattığı için “Namaz bir nurdur” buyrulmuştur.
Namaz; insanı nefsani heveslerden uzaklaştırdığı, lahuti alemlere yükselttiği ve huzur-u ilahiye durup Allah’a arz-ı ubudiyet olduğu için Miraç sırrına erme vesilesidir.Başın, vücuda nisbetle önemi ne kadar yüksek ise namazın dinimizdeki yeri de o kadar mühimdir.
Abdullah bin Mes’ud (r.a.)diyorki: Rasülullah(s.a.v.)e , “Allah’a göre amellerin en iyisi hangisidir?” diye sordum. Rasül-i Ekrem:
“Vaktinde kılınan namazdır” buyurdu.Ben:
“Sonra hangisidir?” dedim.Fahr-i kainat:
“Ana babaya iyilik yapmaktır” cevabını verdi.Ben:
“Daha sonra hangisidir?” dedim.Nebiyy-i Zişan Efendimiz:
“Allah yolunda cihaddır” buyurdu.
Din Kardeşlerim!
Namaz, bizden önce geçen ümmetlerin hepsine farz kılınmış bir ibadettir.Cenab-ı Hak Hazret-i Lokman’ın oğluna “Oğulcağızım, namazı dosdoğru kıl”diye nasihat ettiğini haber vermekte; Hazret-i İsmail’i kavmine namazı kılmayı emretmekle övmekte ve Hazret-i İsa’nın beşikte iken mucize olarak konuşup, “Beni her nerede olursam mübarek kıldı.Bana hayatta bulunduğum müddetçe namaz (kılmam)ı, zekatı (vermem) i emretti”dediğini açıklamaktadır. Bu ayetler, bize, geşmiş ümmetlerde namaz bulunduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Namaz,İslamın şartıdır. İyi bir müslüman olabilmek için namaz kılmak şarttır. Gündüzün olması için güneşin doğmasının şart olduğu gibi, bir müslüman olabilmek için, İslamın diğer şartlarıyla beraber, namaz kılmak da zaruridir.
Namaz, rıza-i ilahiyi tahsil etmeye ve cennet saadetine erişmeye vesiledir.Çünkü Cenab-ı Hak hangi şeyden razı ise onu emretmiştir. Emri, rızasına zarf olmuş; rızası, buyruklarında gizlenmiştir. Rasülullah Efendimizin veda Haccı’nda irad buyurduğu hutbelerinde, ashabına şöyle hitap etmiştir.
“Allah’tan korkunuz,beş(vakt) inizi kılınız.(Ramazan) ay(ı) orucunuzu tutunuz. Mallarınızın zekatını veriniz. Emir sahiplerine itaat ediniz. (Bunları yaparsanız ), Rabbinizin cennetine girersiniz.”
Buhari ve Müslim’de nakl edilen bir hadis-i şerifte ise:
“İki soğuk (vaktin) namazını kim lılarsa cennete girer”buyurularak sabah ve ikindi namazlarının cennete girmeye vesile olacağı açıklanmıştır.
Peygamber Efendimiz bir gün, etrafındaki ümmetlerine:
“Altı hususta bana söz verin, bende sizin cennete girmenize kefil olayım” buyurdu. Ashap:
“Ey Allah’ın Resulü, onlar nedir?”dediler.Rasul-i Ekrem:
“Namaz, zekat ve emanet(e riayet),ırz (ı zinadan) mide (yi haramdan) dil ( i kötü sözlerden korumak)tır”,cevabını verdiler.
Bir mü’minin sayılan bu altı şey’e dikkat göstermesi, edebi hayatını garanti altına alabilmesine vesiledir.
Din kardeşlerim!
Kıyamet günü bir kimsenin ilk sual olunacağı husus, namazları olacak ve bu iyi hesap görülürse, diğer hesapları kolaylaşacaktır. Namaz içinde her türlü ibadet şekli toplanmış bulunmaktadır. Tesbih, tehlil, tekbir, hamd, sena, tehhiyat, zikir, rüku, secde, kade bunlardan bazılarıdır. İnsan namaz kılmakla başından ayak parmaklarının ucuna kadar vücut parçalarının tamamı ile Cenab-ı Hakk’a ibadette bulunmuş olur. Meleklerin ayrı ayrı yaptığı bu vazifelerin tamamı namazda dürülmüş ve ümmet-i Muhammed'e Mirac hediyesi olarak verilmiştir.
Namaz farizası, hakikatine inilerek eda edilirse, insanı her türlü kötülükten alı kor.
Namaz, kötülüklerin önüne çekilmiş bir seddir. O sed yıkılırsa birçok kötülükler Müslümanın gözünü ve gönlünü işgal eder.
Müslim ve Ahmed bin Hanbel’in rivayet ettikleri bir hadis-i şerifte buyrulmaktadır ki:
“ Bir adamla küfrün arasındaki (sınır işaretinin kalkması) namazın terkidir”.
Namaza devam, sınır bölgesini korumak ve huduttan içeri düşman sızmasını önlemek gibidir.
Buhari’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte de:
İkindi namazını geçiren kimse, sanki çoluk çocuğunu ve malını kaybetmiş gibidir”
Mes’ud bir aile reisi; arasında bulunduğu zaman en büyük saadeti duyduğu aile ferdlerini kaybetse; malı, geçirdiği bir iflas neticesi elinden çıksa ve sonunda o kimse yalnız ve yoksul kalsa hüsranı ne kadar büyük olur. Bir ikindi namazını geçirenin ahiretteki ziyanı bu kadar yüksektir.
Hutbemize bir ayet-i celilenin meali ile son verelim:
“Namazlara ve orta namaza (vakilerinde, rükunları ve şartları ile) devam edin. Allah’ın (divanına) tam huşu ve taaatle durun”.