Dün doğumunun 106. yıldönümü kutlanan Nazım Hikmetin İnönü döneminde 12 yıl zindan kaldığı ortaya çıktı. Nazım Hikmet'i zindandan çıkaran isim ise dönemin Başbakanı Adnan Menderes..
--------------------------------------------------------------------------------
16 Ocak 2008 13:20
--------------------------------------------------------------------------------
Dün doğumunun 106. yıldönümü olan Nazım Hikmet'e ilişkin soruları yanıtlayan Günay, Nazım Hikmet'in, Türkiye'de yaşadığı dönemde hak ettiği sevgi ve saygıyı göremediğini, siyasal iktidarlarla sürekli çatışma halinde kaldığını söyledi.
Şairin, ülkesini terk etmek zorunda kaldığını, Türkiye'de son 12 yılını cezaevlerinde geçirdiğini anımsatan Günay, ''Son 12 yıl, tamamen İsmet Paşa'nın iktidar dönemiyle eş zamanlıdır. İsmet Paşa, 1938'de iktidara geldi, Nazım Hikmet de 1938'den 1950'ye kadar olan bu süreyi, Halk Parti iktidarını, İsmet Paşa iktidarını, tek parti iktidarını hapiste geçirdi. İsmet Paşa'nın bütün iktidarı boyunca Nazım Hikmet hapis yatmıştır. 1951'de Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti'nin çıkardığı afla, önce özgürlüğüne kavuştu, sonra da ülkesini terk etmek zorunda kaldı'' diye konuştu.
Nazım Hikmet'in yazdığı en güzel şiirlerin, vatan hasretiyle, ülke dışında yazdığı şiirler olduğunu vurgulayan Günay, bunun, Nazım Hikmet'in ne kadar büyük bir vatan sevgisiyle dolu olduğunu ve büyük bir memleket özlemiyle öldüğünü gösterdiğini belirtti.
-''BELKİ SOMUT ADIM ATILMASINI SAĞLAYABİLİRİZ''-
''Bu kadar büyük bir (memleket) özlemiyle ölen bir şairi saygıyla anmak bizim için bir borçtur'' diyen Günay, bu anının kendilerine yüklediği bir vasiyetin de olduğunu belirtti. Nazım Hikmet'in, bir şiirinde, Anadolu'da bir çınar ağacının altına gömülmek istediğini yazdığını anımsatan Günay, yıllardan beri bunun dile getirilmesine rağmen gerçekleştirilemediğini kaydetti. Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunun gerçekleşmesi için sadece bizim kararımızla değil, gömülü olduğu topraklardaki yönetimin kararı, ailenin bugünkü mirasçılarının kararıyla oluyor. Bu çevrelerden, mezarının Türkiye'ye getirilmesi konusunda, bizim arayışımıza yöneltilmiş olumlu bir yanıt yok. Nazım Hikmet Vakfı ile de görüştüm. Bu konuda, alınmış bir mesafe yok. Belki önümüzdeki yıllarda, Moskova'ya gittiğimde temaslarda bulunarak, somut bir adım atılmasını sağlayabiliriz. Ama vasiyeti bir anlamda gerçekleşti. Anadolu'daki bir çok köy, kasaba, Nazım Hikmet'i alıp, çınar ağacının altına gömmek istediklerini söylediler. Bu vasiyet, manevi anlamda gerçekleşmiş oldu. Rusya'ya gidenler, onu ziyaret ediyorlar. Orada da bir anıt aslında; Türkiye ile Rusya arasındaki bir kültür köprüsü, barışa, ulusların kaynaşmasına bir tür köprü oluşturuyor. Belki de Nazım Hikmet gibi bir büyük şairi, bu saatten sonra yattığı topraklarda çok da rahatsız etmemek gerekir. Bu da işin başka cephesi.
Nazım Hikmet, 1963'den beri dışarıda, 1990'dan bu yana ideolojik kamplar yıkıldı. Arada, sosyal demokrat kültür bakanları geçti, olay ortada. Gene çözersek biz çözeceğiz, AK Parti'deki sosyal demokratlar.''
-''BİR DÖNEM AYDINLARINA KIYDI''-
Günay, yıllar önce yurt dışındaki kitapçıları gezdiğinde, yakın bir zamana kadar vitrinlerde sadece Nazım Hikmet'in yer aldığını dile getirerek, Nazım Hikmet'in, Türk edebiyatını dünyaya taşıdığını kaydetti. Günay, Türk dili yaşadıkça, Nazım Hikmet'in yaşadığını belirtti.
En güzel vatan şiirini yazanların, süründürüldüğünü, bunun çilesini Nazım Hikmet'in, başka şekilde Mehmet Akif'in de çektiğini kaydeden Günay, ''Bu ülke, aydınlarına bir dönem kıydı'' dedi.